Başkan'ın Mesajı
Duyurular

Değerli Üyelerimiz.Sitemizde yayınlanabilmesi için Şahsi ve Firma Bilgilerinizi, logonuzu ve fotografınızı info@tryiad.org.tr e-posta adresimize ulaştırmanızı önemle rica ederiz.


GENEL KURUL DUYURUSU
TRYİAD TRAKYALI YÖNETİCİLER VE İŞ ADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANLIĞI'NDAN

TRYİAD Trakyalı Yöneticiler ve İş Adamları Derneği Olağan Üstü Genel Kurul Toplantısı  23 Eylül 2023 Cumartesi  günü saat 10:00’da Bakırköy Zuhuratbaba Mahallesi Yücetarla Caddesi No 57 Giriş kat Daire 4 İstanbul adresinde yapılacaktır. Yeterli çoğunluk sağlanamazsa II.Toplantı 30 Eylül 2023 Cumartesi günü saat 10:00’da aynı adreste çoğunluk aranmaksızın yapılacaktır.

Tüm üyelerimizin Olağan Üstü Genel Kurul Toplantımıza katılmalarını rica ederiz.

Tüzüğümüz gereği Genel Kurulda aday olacak ve oy kullanacak üyelerimizin aidat borcu olmaması gerekmektedir. Aidat borçlarınız için lütfen Derneğimiz ile irtibat ikurunuz. Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı öncesinde aidat borçlarını ödemiş olanlar Genel Kurul Toplantısına katılabileceklerdir.

 

GÜNDEM: 

1- Açılış ve saygı duruşu,
2- Divan Kurulunun Seçimi ve yetkilendirilmesi,
3- Gündemin onaya sunulması ve kabulü,
4- Yönetim Kurulu Faaliyet Raporunun okunması,
5- Derneğin gelir-gider ve bilançosunun okunması,
6- Denetim Kurulu Raporunun okunması,
7- Yönetim Kurulunun ibra edilmesi,
8- Denetim Kurulunun ibra edilmesi,
9- Yönetim Kurulunca düzenlenen bütçe tasarısının oylanması ve kabulü
10- Dernek Tüzüğümüzün 1, 7 ve 24. Maddelerinde Yönetim kurulunca yapılması istenilen değişiklik önerilerinin ayrı ayrı  oylanması ve kabulü 
11- Yeni Yönetim, Denetim ve Haysiyet Kurulunun seçimi,
12- Dilek ve temenniler, kapanış
 

Saygılarımızla,

TRYİAD Trakyalı Yöneticiler ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu


Değerli üyelerimiz, WEB sitemizde makalelerinizin yayınlanmasını istiyorsanız, WORD veya PDF formatında hazırladığınız ve 1 sayfayı geçmeyen yazılarınızı info@tryiad.org.tr adresine göndermeniz halinde, kurallarımıza uygun yazılar gösterime açılacaktır. 


İstanbul Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 33,8895   33,9506
EURO 37,6852   37,7531
Özlü Sözler
Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak! ATATÜRK
VEHBİ KOÇ'U ANARKEN

VEHBİ  KOÇ’U ANARKEN…(I)

(1901- 25.2.1996)

                                                                                                                                     İbrahim BİRELMA

      Kendi sözleriyle Vehbi Koç’un yaşam öyküsünden özet bilgiler:

      -1901 yılında, Keçiören’in altında Çoraklık denilen semtteki yazlık evimizde  doğmuşum. Doğum tarihimi bulamadım, anneme sordum, “Üzüme alaca düştüğü zaman doğdun” dedi.

      -Babam Koçzade Hacı Mustafa Efendi, 1928 yılında 54 yaşında, annem Kütükçüzade Hacı Rıfat Efendi’nin kızı Fatma Koç’u 28 Ekim 1963’te kaybettik.

      -Üç kardeştik,  ailenin tek erkek çocuğu bendim. Kız kardeşim Zehra, Ankara eşrafından Halim Kütükçü Bey’le evlenmişti; çok genç yaşta dul kaldı. En küçük kardeşim Hüsniye’yi 1972 yılının ilk günü kaybettik. Ankaralı tüccarlardan, kayınbiraderim Emin Aktar Bey’le evliydi.

      -Babam bütçesine çok dikkat eder, şatafatlı şeyleri hiç sevmezdi. Ben sünnet olduğum zaman  hiçbir tören yapılmadı. Bana sünnet hediyesi  olarak babam bir eşek almıştı.

      -Ankara halkının çoğu Müslüman Türklerdi. Hıristiyanlar askere alınmazlar, bedel öderlerdi. Türk’ün ise tükenmek bilmeyen bir görevi vardı: Kura, ihtiyat, redif denilen ve sonu gelmeyen askerlik hizmeti ile bu hizmet sırasında açlıktan, sefaletten ve düşmanla çarpışırken ölmek…

      -Beni Hacıbayram Camii’nin  yanında “ Topal Hoca’nın Mektebi” denilen mahalle mektebine  gönderdiler. Sonra Taş Mektep adındaki İdadi( Lise)’ye verdiler.

     -Yazın okulum tatil olduğu zaman  Çoraklık’ taki  bağda arkadaşlarımla oynardık.  Yoldan geçen, şehirden bağa gelen Hıristiyanların hayvanlarının  çok bakımlı olması, çeşitli güzel arabalarla  yazlıklarına gitmeleri  beni imrendirirdi, bunlar gibi olmak isterdim.Bunun çaresini de çabucak  iş hayatına atılıp  iş yapmakta gördüm.  Okumamayı kararlaştırdım, kararımı evde annem ile  babama söyledim, “Katiyen olmaz” dediler.  Okulu bırakma kararımı annemin babası, dedem Kütükçüzade Hacı Rıfat Efendi’ye anlattım, hiç sesini çıkarmadı, her gördükçe ona bu isteğimi  tekrarlar, diretirdim.  Sonunda, büyükbabam  aşağıdaki dilekçeyi yazdı ve bana imzalattırdı: “ Diyki maişet( geçim darlığı) dolayısıyla mektebimi  terk etmek mecburiyetinde kaldım, lazım gelen  tasdiknamenin  verilmesini rica ederim.” İmzayı attık, dilekçeyi okula verdim ve tasdiknamemi aldım, 15 yaşındaydım.

      -Biz babamla evimizin  altında, 120 lira sermayeyle  1917’de  “ Koçzade Hacı Mustafa  Rahmi” adıyla bakkal dükkanı açtık.

      -İstanbul’a ilk defa 15 yaşındayken, 1916 yılında gittim. 500 liralık mal aldım.

      -Ankara’daki işlerimiz zamanla  bakkaliyeden hırdavata, hırdavattan köseleciliğe, köselecilikten yapı malzemesine çevrildi.

      -Askerlik yaşına geldiğim zaman, lise mezunu olmadığım ve er olacağım için  beni askere almadılar. O yıllarda, askerlik çağına gelenlerden önce subay olacakları askere alıyorlardı.

      -1920 yazında Büyük Millet Meclisi  matbaasında  düzeltmen yardımcısı olarak  göreve başladım. O yıllarda Meclis’teki ,  matbaa’daki memuriyet de askerlik  görevine sayılıyordu.

      -1921 yılında , bir gün annem, “Seni evlendireceğiz” dedi. Kiminle? diye sordum. “Teyzenin kızıyla” dedi. Hiç karşı gelmedim.

      -1926 yılında evlendim. Eşim Sadberk hanımın başarılarıma  büyük etkisi olmuştur. Sabah erkenden işe başlayan ve akşam asık bir yüzle eve gelen erkeği hanımının karşılaması , “ Rahatsız mısın, yorgun musun?” diye gönlünü alması, eğlence ve zevklerinden mahrum kalarak, erkeğinin gidişine uymasının büyük önemi vardır. Çocuklar anne babayı  daima bir fotoğraf makinesi hassaslığıyla örnek alırlar. Bu bakımdan anne  babaların çocukları yetişinceye kadar büyük fedakarlıklar  göstermesi gerekir.

      -Babam Hacı Mustafa Rahmi Efendi, 1917’de kurduğumuz Koçzade Mustafa Rahmi firmasını 1926 yılında bana devretti. Böylece Koçzade Ahmet Vehbi  Firması kurulmuş oldu.

      -İstanbul şubemizi ,1937 yılında  “Vehbi Koç ve Ortakları  Kolektif Şirketi” adıyla kurduk. Sermayemiz 100 bin liraydı. Yüzde 15 hissesi İsrail Efendi’nin, yüzde 15 hissesi Emin Bey’in ve yüzde 70 hissesi de benimdi.(Vehbi Koç Anlatıyor, Yapı Kredi Yayınları, 1.Baskı, Temmuz 2018)

     

 

       Vefatının (25.2.1996) 23. Yıldönümünde Vehbi Koç’u rahmetle anarken, O’nun  bazı görüş ve düşüncelerini  anımsatmak istiyoruz:

      -Adamın birine sormuşlar: “Başarının sırrı nedir? Cevap olarak, “ Başkalarının geçirdiği tecrübelerden  yararlanmaktır “demiş.

      -Türkiye ekonomisi daima inişli çıkışlı olduğu, bir de iyi müteahhit ile kötü müteahhit  arasında fark gözetilmediği , bütün işler 2490 Sayılı Artırma,Eksiltme  ve İhale Kanunu gereğince ,kim daha düşük fiyat verirse ona ihale edildiği için,  iyi müteahhitlerin  hiç biri yaşamadı, devlet de bundan büyük zarar gördü. Bu durumu görünce  ben de inşaat işlerinin hepsini tasfiye  ettim, başka işlere geçtim.

      -29 Ekim 1919 günü Müftü Börekçizade Rıfat Efendi’nin  başkanlığında Ankara’da kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne  babam da girmişti. Büyüklerimin isteği ile ben de 19 yaşımda bu cemiyete  girdim.Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti sonradan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) oldu. Ben de bu yoldan CHP’li oldum.

      -Bence insan kendi aklını kullanmadan önce güvendiği kimselerden  fikir almalı,  bu fikirler üzerinde  oturup düşünmeli, sonra  kararını vermelidir.  Hayatım boyunca  birçok işte söz sahibi  olmakla birlikte  her zaman başkalarına danıştım; bazen düşüncelerimin çok hatalı olduğunu  gördüm,  yerinde düşünceleri kabul ettim, bundan çok yararlandım.

      -Çeşitli baskılar sonunda , 10 Mart 1960 günü , 40 yılı geçen üyelikten sonra  CHP’den ayrılmış ve  politika hayatıyla bağımı  tümüyle kesmiş oldum. Bugün geriye dönüp baktığım zaman  şu sonuca varıyorum: “ CHP yüksek kademe yöneticileri yalnız kendi görüşlerinin doğru olduğu düşüncesi  ile hareket ettikleri ve başka tavsiyelere hiç önem vermedikleri için 1950 yılının 14 Mayıs seçiminde iktidarı kaybettiler.”

      -Her birimiz, bir anayasa gibi, kafamıza şu prensibi, iyice koymalıyız. “ Demokrasi varsa, hür teşebbüs de vardır. Bu memleket varsa biz bir varlığız  yoksa sıfırız.”

      -Bugün, ülkemizin kalkınmasını  devam ettirebilmesi için üç temel konu öncelik  kazanmıştır: Bunlar eğitim,  nüfus planlaması  ve tasarruftur.

      -İtibar çok güç kazanılır, çok çabuk kaybedilir. Kuvvetli iseniz herkes dostunuzdur. Zayıf  duruma düşerseniz yanınızda kimseyi bulamazsınız.

      -Her işin başarıya ulaşmasında  en değerli unsur insandır. Yetişmiş insan gücü, bir ülkenin, bir işyerinin istikbal için  en büyük teminatıdır. İnsan yetiştirmek ve yetişmiş insanları  değerlendirmek  hepimizin görevi olmalıdır.

      -Bu hikayeyi pek çok yerde anlatmışımdır: Baba oğluna nasihat eder, “Önüne bir beyaz kağıt çek ve baş tarafına  şöyle kalemi bastırarak 1 (bir) rakamını yaz” der. Konuşmasını sürdürür: “ İlkokulu bitirdin, 1(bir)’in yanına bir sıfır koy. Ortaokul için, lise için, üniversite için birer sıfır koy. Askerliğini yaptın,  bir sıfır daha.  Artık çalışmaya başladın, eriştiğin her başarı için  birer sıfır ekle. Böylece elde ettiğin sayı  senin değerini gösterir.  Fakat unutma ki,  baştaki 1(bir) olmasa  senin elindeki o sayı hiçbir mana ifade etmez. İşte  o 1 var ya, o senin sağlığındır oğlum. Sağlık olmadı mı, insan hayatta hiçbir yere  varamaz.”

      -Ben bu küçük halk hikayesiyle anlatılmak istenen gerçeğin, kişiler için olduğu kadar toplumlar için de  geçerli olduğuna inanırım. Sağlam bir bünye her şeyin anasıdır. Kişi de , toplum  da  sağlıklı olmalıdır.

      - Cüzdanımın içinde her zaman iki özel  liste taşırım. İnce kartondan yapılmış fiş  şeklindeki bu listeler hem Türkçe hem İngilizce  yazılmıştır. Birinde şimdiye kadar geçirdiğim rahatsızlıklar tarih sırasıyla  yazılıdır, diğerinde kullandığım ilaçların adı ve dozu vardır. Herhangi bir yerde , herhangi bir tehlikeli durumla karşılaşırsam sıhhi müdahalede bulunacaklara yardım olur düşüncesiyle bu listeleri hep yanımda bulundururum.  Nitekim böyle bir durum 1985 sonbaharında Cenevre’de başıma geldi. Yorgun  olarak yemeğe oturmam, uçaktaki viski , belki biraz da yemekte ölçüyü kaçırmam, tansiyonumun düşmesine sebep olmuş.Bayılmışım. Ambulans çağırmışlar. Gelen doktor beni  oracıkta muayene etmiş, cebimdeki fişlerden  geçmişteki  sağlık durumuma bir göz atmış, “Hastane tedavisine ihtiyacı yok, otelinde dinlensin, geçer” demiş! Böylelikle  hastane masrafından kurtulmuşuz! ( Vehbi Koç Anlatıyor, Yapı Kredi Yayınları , 1.Baskı, Temmuz 2018)



İbrahim BİRELMA

Trakyalı Yöneticiler İş Adamları Derneği

© Copyright 2024  V4.5 Tüm Hakları Saklıdır.

Hazır Dernek Sitesi



Top