Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 34,4372 | 34,4992 | |
EURO | 36,3826 | 36,4482 |
19 MAYIS 1919’UN 100. YILI KUTLANIRKEN…
-Atatürk Samsun'a İngiliz motoru ile çıktı-
İbrahim BİRELMA
2019 yılında, 100. yılını kutlamakta olduğumuz 19 Mayıs tarihi, Türk milleti için önemli bir gündür. Mustafa Kemal, Samsun'a çıkışı ile tüm ülkeyi kurtaracak olan ulusal eylemi ve birlikteliği o gün başlatmıştır. Atatürk; yola çıkış öyküsünü şöyle anlatır:
“İstanbul'dan ayrılmak üzere, evimden otomobile bineceğim sırada Rauf Bey yanıma gelmişti. Bineceğim vapurun izleneceğini ve beni İstanbul’dayken tutuklayamadıklarına göre, belki de Karadeniz'de batırılacağımı güvenilir bir yerden işitmiş, onu haber verdi. Ben; İstanbul'da kalıp tutuklanmaktansa, batıp boğulmayı tercih ettim ve yola çıktım.”
Biz; Atatürk Samsun'a gitti derken, gemiye binerek doğal bir şekilde yola çıktığını sanıyoruz. Oysa ülkenin bir yerinden diğer bir yerine gitmek, yabancı bir ülkeye gidiyormuşçasına, o yeri işgal eden yabancı komutanların iznine yani vize vermesine bağlı idi. Mustafa Kemal Paşa için; Sultan'ın verdiği yol ve çalışma belgesini gören İngiliz komutan, çıkış iznini onayladı ancak kısa bir süre sonra hata yaptığını anladı. İngiliz komutan, Samsun'daki İngiliz işgal kuvvetlerine telgraf çekerek yakalanmasını istedi. Gemi göründüğünde, gemiye yanaşarak, askerleri ve tercümanı ile güverteye çıkan İngiliz Tabur Komutanı Mr.Salter, Mustafa Kemal'i görmek istediğini söyler. Kısa bir süre sonra kapı açılarak içeri alınır. Bundan sonrasını komutan Salter şöyle anlatmaktadır:
“Içeri girdiğimde bir grup kişi yarım çember şeklinde ayakta durmakta idi. Tam ortada Mustafa Kemal olduğunu tahmin ettiğim kişi duruyordu. Bir eli cebinde idi, yüzünde gülümseme vardı. Kendisine yaklaştım ve “Emrinizdeyim komutanım” dedim. Atatürk gülümsedi ve “Buyrun, dışarı çıkalım” dedi, dışarı çıktık, benim motoruma binerek sahile gittik. Sahile çıktığımızda, askerlerime silahlarını bırakmalarını ve teslim olmalarını söyledim. Şaşıran askerler emrini yerine getirdiler. Sahilde bir gün önce gördüğüm, kara kalpaklı kişiler vardı. Mustafa Kemal Paşa; benim yanıma, o siyah çizmeli kara kalpaklı kişilerden birini vererek kendi makam otomobilimle, kendi şoförümle birlikte misafir edileceğim Ankara’ya gönderdiler. Taburumun erleri de; Çorum, Çankırı ve Kastamonu’da kurulan esir kamplarına yerleştirilmişler. Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar Ankara'da Ogüstüs Mabedi’nin yanındaki Hacı Bayram Camii’nin önündeki cadde üzerinde bulunan iki katlı ahşap bir evde kaldım. Hizmetimi göreceğini söyledikleri, fakat aslında gardiyanım olan ve sıksa suyumu çıkararak kuvvetteki bir kadınla dört seneye yakın bir süre bu evde oturdum.”
Savaş sonunda anlaşma gereğince tutuklu İngiliz subay ve askerler, Malta'daki Türk askerlerle değiştirilerek ülkelerine gönderilir. Komutan Mr. Salter, İngiltere'de tutuklanır, vatana ihanet ve direnmeden teslim olmak suçundan Divanı Harbe verilir. Mahkemede komutan Salter, savunmasını söyle yapar:
“Sayın hâkimler; İngiliz işgal kuvvetleri, Türkler karşısında yenilip, geri çekildiğinde Başbakanımız Lloyd George’a uğranılan bu mağlubiyetin nedeni ve hesabı sorulmuştu. Bu soruya karşılık Başbakanımız Lloyd George şunu söylemiştir:
“Yüzyıllar bir veya iki dahi yetiştirir. 20. Yüzyılın dahisinin Türkiye’den çıkacağını ve bu dahinin Mustafa Kemal olduğunu ben nereden bilebilirdim?”
Görüyorsunuz ya hâkimler, karşınızdaki bu subay, Başbakanımızın bahsettiği, 20. Yüzyılın dahisi ile hiç beklemediği bir anda karşı karşıya ve göz göze gelmişti. Ne yapabilirdim? Eğer ben başka türlü hareket edecek olsa idim, bugün benimle beraber bütün taburumun mezarlarını ziyarete gidecektiniz. Fakat şimdi, eceli İle ölmüş olan üç erimizin dışında hepimiz sağ salim yurdumuza dönmüş, ailelerimize kavuşmuş durumdayız. Karar yüksek adaletinizindir.”
İngiliz komutan hakkında beraat kararı verilir ve serbest bırakılır.
İşte hakkında çok konuşulan, çok şey anlatılan 19 Mayıs 1919'un az az bilinen ve az konuşulan yönlerinden biri de bu müthiş olaylardan oluşmuştur.
19 Mayıs 1919'un az bilinen yönlerinden biri de, 19 Mayıs'ın nasıl bayram olduğudur.
Gençlik ve Spor Bayramı, ilk defa 24 Mayıs 1935’te “Atatürk Günü” adı altında kutlanmıştır. Beşiktaş Spor Kulübü’nün girişimleriyle Fenerbahçe Stadı’nda kutlanan bu ilk 19 Mayıs; Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçeli yüzlerce sporcunun ve halkın katılımıyla gerçekleşmiştir. Bu organizasyondan bir süre sonra gerçekleşen spor kongresinde söz alan Beşiktaş kurucu üyesi Ahmet Fetgeri Aşeni, kutlanan Atatürk Günü’nün tüm gençliğe mal edilebilmesi için “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” adı altında her yıl yapılmasını teklif etmiştir. Kongrede oylanan bu öneri kabul edilmiş ve Atatürk’ün de onayıyla 20 Haziran 1938’de “Gençlik ve Spor Bayramı” adı ile milli bayramlarımız arasına katılarak yasalaşmıştır. 12 Eylül 1980’den sonra Gençlik ve Spor Bayramı’nın adı “Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” olarak değiştirilmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti ve Gençlik Spor Bayramını gençlere emanet etmiştir. Atatürk’ün anladığı gençlik;
doğal olarak yaş itibariyle genç olan Türk gençlerinin yanında, görüş ve düşünüş olarak, her türlü yeniliğe ve gelişmeye açık
olan her yaştan kişilerdir. O’nun: “ Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.” sözü bu görüşü
yansıtmaktadır.(A. Erdem Akyüz, Atatürk ve 19 Mayıs, Bütün Dünya, Başkent Üniversitesi Kültür Yayını, sayı 2019
14.5.2019